Yatır

“YATIR”

KISA FİLM

SİNOPSİS

Hakiki Baba Türbesi’nin türbedarlığını yapan Muharrem Efendi, ziyaretçiler için dua edip muska yazarak geçimini sağlamaktadır. Bir gün türbeye gelen denetçiler, türbenin sahte olduğuna dair ihbar aldıklarını ve mezarı yeraltı radarı ile tarayacaklarını bildirince, Muharrem’in dünyası başına yıkılır. Her şeyi düzeltmek için artık çok az zamanı vardır.

TRETMAN

Hakiki Baba Türbesi’nin türbedarı Muharrem Efendi, türbeye gelen ziyaretçiler için dua edip muska yazarak aldığı bahşişlerle geçinen, cahil ve sofu bir adamdır. Günlerini türbenin temizliğini yaparak, ortalığı düzenleyerek, türbenin arızalı lambasını bastonuyla yakmaya çalışarak, ziyaretçileri ağırlayarak geçirmektedir.

Bir akşamüzeri türbenin önünde, yazdığı muskaların işe yaramadığından şikâyet ederek parasını geri isteyen Esnaf’ın saldırısına uğrar. Arbede sırasında kapıda bekleyen ziyaretçilerin de türbedarın tarafını tutması üzerine Esnaf, Muharrem’i tehdit eder ve öfkeyle uzaklaşır. Aynı gece Muharrem türbeyi kapatırken sokakta yaşayan Evsiz ile karşılaşır. Evsiz geceyi türbede geçirmek için türbedardan izin ister ancak Muharrem sarhoş olduğunu düşündüğü için adamı tersler ve içeriye girmesine izin vermez.

Ertesi gün Muharrem ziyaretçileriyle yatırın başında dua ederken içeriye aniden giren denetçiler, türbenin sahte olduğuna dair ihbar aldıklarını ve denetim yapacaklarını haber verirler. Kısa bir incelemenin ardından Muharrem’e, veri tabanlarında Hakiki Baba adında bir yatırın bulunmadığını bildirirler. Muharrem bu iddiaya şiddetle karşı çıkınca, denetçiler ertesi sabah mezarı yeraltı radarı ile tarayacaklarını, içinde cenaze görülmezse türbenin mühürleneceğini söyleyerek giderler.

O gece Muharrem ekmek kapısını kaybetmemek için bir çare bulmak üzere derin düşüncelere dalmışken, kapıda Evsiz belirir. Yağmurdan ıslanmış bir halde, yine geceyi türbede geçirmek için türbedardan izin ister. Muharrem bu kez Evsiz’i nazikçe içeriye davet eder ve kendisinden lambayı yakmasını ister. Arızalı elektrik anahtarına dokunan Evsiz elektrik akımına kapılarak cansız yere serilirken, Muharrem de aradığı cenazeyi bulmuş olmanın yarattığı karışık duygularla pencereden dışarıyı, yağan yağmuru seyretmektedir.

OYUNCULAR – CAST

Muharrem Efendi – Muharrem master:    İbrahim SEVİNÇ

Esnaf – artisan:                                             Caner KARADAĞ

Evsiz – Homeless:                                         Volkan ÖZBAY

Denetçi – Auditor:                                        Emre AYALP

Görevli – Officer:                                         Demirel IŞIK

Abla – Older sister:                                     Merve PARLAK

Kız kardeş – Sister:                                     Esra SÜT

Anne – Mom:                                               Hatice YİĞİT

Çocuk – Child:                                            Yusuf Burak SEVİNÇ

Ziyaretçiler – visitors:                              Umut Görkem DEMİR, Özcan ÖZDEMİR, Duru Melek ÖZBAY, Ayşe ÜNLÜ, Şabu KARADAĞ.

Senarist – Scenario: Dinçer BATIRBEK

Yönetmen – Director: Gürsel ATEŞ

Yönetmen yardımcısı – Director’s assistant: Cihan ABDAL

Görüntü yönetmeni – Director of photography: Hasan KÜÇÜKYAZICI

Reji Asistanı – Director’s Assistant: Emre Çetin AKÇAY

Kamera asistanı – Camera assistant: Afra Zeynep KÜTÜK

Sanat Yönetmeni – Art director: Ahmet KURGUN

Sanat Asistanı – Art Assistant:       Şabu KARADAĞ

Ses – boom – Sound – boom:    Kamil AKKAYA

Ses operatörü – Sound operator: Deniz SARIBAL

Kamera arkası – Behind the camera:   Mertkan KAYABAŞ

Kostüm – Costume: Hatice YİĞİT

Makyaj – Make-up:  Ayşe ÜNLÜ

Dekor – Ulaşım – Decor – Transportation:   Tolga Furkan GÜLER

“THE TOMB”

SHORT FILM

SYNOPSIS

Muharrem, the caretaker of the Tomb of Hakiki Baba, makes a living on praying and preparing amulets for the visitors. When two inspectors arrive one evening to inform him that the tomb is reportedly fake and will be scanned with an underground radar the next morning, Muharrem is deeply shocked. Now he has only hours to fix everything.

TREATMENT

Muharrem, the caretaker of the Tomb of Hakiki Baba, is an ignorant and pious man who makes a living on tips he receives from the visitors for praying and preparing amulets for them. He spends his days cleaning the tomb, arranging the environment, struggling to turn on the broken lamp with his cane and welcoming the visitors.

One evening he is attacked in front of the tomb by a shopkeeper who wants his money back, complaining that the amulets Muharrem prepared do not work. As the visitors waiting at the gate take Muharrem’s side during the brawl, the shopkeeper threatens Muharrem and walks away angrily. That same night, while Muharrem is locking the tomb’s outer gate, he encounters a homeless living on the street. The homeless asks permission from Muharrem to spend the night inside the tomb. But since Muharrem thinks that the homeless is drunk, he rejects the man and does not allow him to enter.

The next day while Muharrem is praying with some visitors, two inspectors suddenly arrive, informing him that the tomb is reported to be fake and they would make an audit. Upon a quick inspection, they notify Muharrem that they are unable to find a person named Hakiki Baba in their database. When Muharrem strongly objects to this claim, the inspectors state that in this case they would scan the grave with an underground radar the next morning and the tomb would be sealed if a corpse is not seen inside.

The same night, while Muharrem is in deep thought to find a way not to lose his business the homeless appears at the door, wet from the rain, asking permission once again to spend the night inside the tomb. This time Muharrem gently invites the homeless inside and asks him to turn on the lamp. As the homeless touches the faulty electrical switch and falls to the ground, lifeless due to the electric shock, Muharrem watches the rain pouring out of the window with mixed feelings of having found the corpse he was looking for.